11 Kasım 2010 Perşembe

Yaz ki yenilensin senle, tarih olmak boşuna...Belki sensin sırada...

     Aslında yarın sınavım olmasına rağmen salınıp durdum bütün gün. Ve son bir salınım daha yapayım, balkona çıkayım da sigara içeyim dedim. Aldım kahvemle mp3 çalarımı yanıma. Sonra Jehan Barbur - Tesadüf başladı çalmaya. Çok mutsuzdum o çalana kadar. Sonra bir toparlamaya başladım kendimi. Ardından böyle görüntüler gelmeye başladı gözümün önüne...
  Yok, yok... Sakin ol. Öyle gelecekten vahiy bilmem ne gelmedi. Anılar neyin doluştu kafama.


   Mesela bu şarkı bir kere öyle bir anda çalmıştı ki çok eğlenmiştik. O zaman ben Mr. Camel'la beraberim. Mutluyuz da, hakkını vermek lazım. Şimdi tam hatırlamıyorum ama ya bir gündür ya da iki gündür ondayımdır o sırada. Orda bulunduğu süre boyunca dizi, film izleyip sudoku falan çözmüşüzdür. Artık evime gitmek için hazırlandım. Döndüm "ben gidiyorum o zaman" dedim. Bu sırada
müzik dinliyorduk zaten. Biz muhabbet ettiğimizden fark etmemiştik Jehan Barbur "Hadi git!" diyene kadar. Bir anda ben öyle ayakta kaldım, döndüm Mr. Camel'a bakıyorum, o bana bakıyor. Bilgisayarın ekranına uzanıp baktım "cidden tesadüf yani" dedim. O da garibim sanki isteyerek yapmış gibi bir kızardı, bozardı. Çok şirindi. Kendini savunma ihtiyacı duydu sanırım "ama dur... dur, dur." diyip duruyor, bir yandan da ekranı gösteriyor. Yok, bir türlü Jehan onun beklediği şeyi söylemiyor. Git diyip duruyor hatun ısrarla bana. Dayanamadı "aaaa ama olmaz ki böyle" diyip şarkıyı sonuna doğru ilerletip gururla bana baktı. Ve Jehan Barbur en niyahetinde beklenen sözü söyledi : 
hadi git
zamanın yoksa git
"senin için" deyip kalma git
sızlanıp boş yere ağlamadan
iyisi mi sen git
zamanın yoksa git
"senin için" deyip kalma git
sızlanıp boş yere ağlamadan
iyisi mi sen KAL...

  Öyle güzel bir an olmuştu aramızda bu. Uzanıp öpmüştüm onu. Sonra sanırım bir on dakika daha durup dönmüştüm eve. 


   Aslında bana bu yazıyı yazdıran şarkının bir başka sözüydü aslında... Diyordu ki: bil ki unutulur her şey, yazmayınca kağıda. Yaz ki; yenilensin senle. Tarih olmak boşuna. "Ah" dedim "tamam, yazmam lazım şimdi benim bu düşündüklerimi". Bir iki tereddüt yaşadım öyle balkonun kapısında, gelip yazsam mı yoksa biraz da balkonun keyfini sürsem mi diye ama sonra dedim "unutulur her şey, yazmayınca kağıda". Hemen geldim yazdım. Balkon keyfi falan dediğime de bakma. Baya böyle bildiğin bir apartmanın demir korkuluklu balkonlarından. Hep sevinirdim önümüzde apartman yok diye ama yazdan beri bir inşaattır gidiyor. Hala umutluydum bugüne kadar. "Belki o kadar yüksek yapmazlar, önümüz gene açık kalır" ama bugün bir baktım kapanmış önüm. Artık bütün apartmanları, uzakları göremeyeceğim. Artık taşınabiliriz bu evden. Yok, olmaz ama seviyorum burayı. Neyse konumuz bu değil.


   Kararımı şarkıyı balkonda ikinci kez dinlerken verdim aslında. İlkinde o söz aklıma daha önce bahsettiğim bu intikam arzumu, Bayan Ego'ya olan sinirimi ve henüz onu anlatmadım ama diğer biricik "kankam"ın nasıl onun maşası olup da bana o lafları ettiğini hatırlattı. Düşündüm de gerçekten eğer hiçbir şey yazmasaydım buraya, belki de şimdi olduğu gibi aklıma geldikçe canım sıkılacağına hep içimde bir öfkeyle gezecektim. Cidden yaz ki yenilensin senle

Hiç yorum yok: